Ülkemizin yurtdışında temsil edilmesi adına gerçekleştirdiğimiz birçok proje bulunmaktadır. Gençlerimizin ve kadınlarımızın vizyonlarını geliştirmeleri ve ülkemizi yurtdışında temsil etmeleri hedeflerimizdendir.
Toplumsal farkındalığın en önemli aşamalarından biri de yardıma ihtiyacı olan grupların farkında olmak ve el uzatabilmektir. Sanatın yüceliğini toplumsal fayda ile birleştirecek birçok yardım konseri gerçekleştirdik.
Kadınlarımız ve çocuklarımızın refahı ve gelişimi ülkemizin kalkınmasında ve toplumsal refahın oluşumu ile doğrudan ilişkilidir. Derneğimizin Kadın ve Çocuk ekseninde yıllar içinde faaliyete geçirdiği birçok proje bulunmaktadır.
Gerek bağışçılarımız gerekse gönüllü destekçilerimiz ile güvene dayalı bir ilişki kuruyoruz.
Yürüttüğümüz faaliyet ve projelerin önce samimiyetten geçtiğini biliyoruz.
‘İyiliğin yolu sevgiden geçer.’ Temel yaklaşımımızı ve prensibimizi oluşturuyor.
Yıllık
Tecrübe
Ulaşılan
İnsan
Mutlu
Aile
Başarılı
Proje
HİKAYELERİMİZ
Yaşam, Sevgi, Mücadele ve Çocuklarımız ! Sibel’le başlayan serüvenim, engelli çocuklarımız ve toplum adına mücadele ve uygulamayla sürmekte. Geçmiş, bugün yapılanlarla temel oluştururken, yarın ise bugün yapılanların üzerine filizlenecektir. Gerçekleştirilenler yıllardır özel eğitimde uğraş veren değerli kişilerin çalışmaları üzerinde yapılanmıştır. Ruşen Eşref Ünaydın’ın yazdığı gibi; “Tarih bildiğini söyler, hatıra gördüğünü” Tarih, belge ister, hatıra bilgi. Bilgi yapmaktan, etmekten, görmekten, işitmekten doğar, belge; yapılanı, edileni, görüleni, işitileni, yazmaktan….” Bu bağlamda, yoğun mücadeleyle gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerin aktarılması, salt bir kurumla özdeşlemesinden kaçınılarak çocuklarımız adına yapılanların tarihini belgelemek, eğitim ve toplumsal çalışmalar içerisinde bulunan, ilgilenen kişi ve kurumlara belge ve bilgi oluşturmak amacını gütmektedir. Çabalarımız engelliler mücadelesine yeni açılımlar getirerek hakettikleri seviyeye gelebileceklerin zor olmadığının ispatını vermektedir. Günümüzde çocuklarımız için varolan uygulamalar 1989 yılından bugüne değin verilen emeklerin ürünleridir. Dün bizler çocuklarımıza eğitim alabilecekleri mekanlar için eylem yapmak ve kendi okulumuzu inşaa edebilmek için etkinlikler düzenleyerek gelir elde etmek, kamuoyunu engelli sorunları konusunda aydınlatmak için söyleşiler, konferanslar, yazılı ve görsel basında programlar yapmak zorunda iken, bugün günümüzde ise eğitim metodlarının sorgulanarak sürdürülmesi düzleminde yapılmakta. Diğer taraftan oluşan kamuoyu neticesinde, engellilerin eğitim çalışmaları sadece MEB değil, kamu kurumları ve diğer devlet kuruluşlarının destekleri ile sürdürülmekte. MARTI Derneğimiz olarak çalışmalarımız, herzaman olduğu gibi öncelikle çocuklarımız ve hepimizin varlık sebebi olan kadınlarımız ile gençlerimizin, engelli çocuklarımızın eğitimi, istihdamı, kültür, sanat ve spor alanlarında fırsat eşitliğinden yararlanmalarına destek vermek adına sürdürülmektedir. Işığa çıkan sevgimizle; umutların yitirilmediği, gelecek endişesi olmayan eğitim ve yaşam birimlerinin yapılandırıldığı, aydınlık güzel günlere ulaşıncaya kadar mücadelemiz sürecektir. Bu duygu ve azmimle tüm çocuklarımızı, kadınlarımızı kucaklıyorum. Saygılarımla, Ayla Erdim MARTI KADIN ve ÇOCUKLAR DERNEĞİ
BİR ÇOCUKTAN BİN ÇOCUĞA O’nun dünyasına zihin engelli çocuklar, Sibel ile girdi. 1989 Türkiye’sinde ne kurumlar ne de bireyler henüz özürlü insansına sahip çıkma, onlarla bütünleşme erdemine ulaşmadan o önce ailesine sonra bir avuç gönül vermiş insan ile upuzun bir yolun başında bayrağı teslim aldı. Ayla Erdim, işletme eğitimi alıp bankacılık yapmasına rağmen sektörünün yoğun iş temposu içinde planlı ve verimli çalışma anlayışıyla Eminönü Rehberlik Araştırma Merkezi Özel Eğitime Muhtaç Çocuklara Yardım Derneğini kurdu. Ayrıca Özel Eğitimle ilgili diğer derneklerde de yönetim kurulu üyeliği yaptı. Bu çalışmalarla birlikte özürlüler için dört ayrı merkez ve okul yaşama geçti. Eğitim merkezlerinin oluşumu kolay olmadı. Sadece bir araya gelmiş kocaman birkaç yürek bu işi başarabilirdi, bir dizi bitip tükenmeyen; konserler, şenlik, seminerler, kompozisyon, resim yarışmaları, spor karşılaşmaları, kısa metrajlı film, sempozyum vb. etkinliklerin düzenlenmesini….. Ayla Erdim, Sibel’i tanıdığında O’nun için birşeyler yapmak istediğinde büyük bir yürek isteyen bu kutsal çabanın amacını belirtmişti; zihin özürlü çocuklarımızı topluma kazandırma, eğitim ortamları yaratma ve eğitimin daha iyi koşullarda yürümesini sağlama… Ve bu amaç doğrultusunda hedefler belirlendi. O aynı zamanda bir anne. Fakat Ayla Erdim çocuklarına ait olan pek çok zamanı da özürlü çocuklar için kullandı ve bu onurlu mücadeleye iki genç nefer daha kattı. Yerel yönetimler ve çeşitli kuruluşlarca onurlandırılan Ayla Erdim bu mücadeleye kilometre taşı olabilecek halkayı Hürriyet gazetesi ve Jaycees Genç Müteşebbisler Derneği’nin vermiş olduğu 1996 yılı “İnsan Haklarına Çocuklara ve Dünya Barışına Katkı” gençlik ödülünü alarak ekledi. Erdim, Sibel ile başlayan bu yolculuğa bizleri de katarak, bizleri engelli çocuklarımız sayesinde toplumsallaşmamızla birlikte soruna sahip çıkan bireyler olmamızı sağladı. Özveri ve yoğun çalışma isteyen bu uğraşı Ayla Erdim ’in mesleki kariyeri ile çocuklarımız arasında seçim yapması gerektiğinde, seçimini çocuklarımızdan yana kullandı. Çıkar tartışmalarının fazlaca yaşandığı dünyamızda “Benlikten Bizliğe” ulaşmamızı katkılardan ve zihin engelli çocuklarımızın da bu ülkenin tıpkı diğer fertlerinin olduğu gibi tüm fırsatlardan eşit yararlanma hakkı olduğunu hatırlattığı için teşekkür ediyoruz. Tüm Özel Eğitim gönüllüleri ve çocuklar adına İRFAN KORKMAZ
ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÇOCUKLARLA İLGİLİ ÇALIŞMA FAALİYETLERİ Özürlü ( Engelli ) olmak toplumu yakından ilgilendiren toplumsal bir olgudur. Bugün sağlıklı olabiliriz ancak birkaç saat sonra bir trafik kazası geçirmeyeceğimiz veya hastalanmayacağımız güvencesi elimizde bulunmamaktadır. Özürlü çocuğu olan anne babaların içinde bulundukları durumu çok iyi biliyorum. Ateş düştüğü yeri yakar. Ancak velilerin yalnız olmadıklarını Devlet olarak elimizden geldiği kadar onlara destek olduğumuzu bilmelerini isterim. Özel Eğitim pahalı ve güç bir iş olduğundan doğal olarak tüm özürlü çocuklarımıza yetişemiyoruz. İlimiz de 3 işitme engelli, 3 ağır işiten, 6 işitme engelli, 2 görme engelli, 15 zihinsel engelli, 2 hastane okulu, sokak çocukları için Vakıfbank Umut Çocukları Okulu, Çağdaş Özel Eğitim Anaokulu, Bilim Sanat Merkezi olmak üzere 29 Özel Okulumuzda 3072 özürlü çocuğumuz eğitim öğretim görmektedir. 143 Özel Eğitim sınıfında 93 öğrenci toplam 5.003 özürlü çocuk eğitim öğretiminden yararlanmaktadır. İlimizde 2 milyon ilköğretim ve ortaöğretim çağına öğrencimiz vardır. Dünya sağlık örgütlü tarafından belirlenen Dünya standartlarına göre az gelişmiş ülkelerin nüfusunun %12 gelişmiş ülkelerin %10’nunu özürlülerin oluşturduğunu kabul edilmektedir. Buna göre en iyimser tahminlere göre İlköğretim Ortaöğretim okul ve kurumlarına devam edebilecek durumda 200 bin özürlü çocuğumuz mevcuttur. Tabii ki bu çocuklarımıza 28 özel eğitim okulumuzda olanaklar ölçüsünde verdiğimiz eğitim öğretim yeterli değildir. Bu nedenle kaynaştırma programını da birlikte yürütüyoruz. Bugün kaynaştırma eğitimine devam eden 931 çocuğumuz mevcuttur. Kaynaştırmanın esasları yeniden düzenlenecek Özel Eğitim Müfettişlerine verilmiştir. Özür türlerine göre düzenlenen örnek ders planları il birlikte okullarımıza ulaştırmak üzere gönderilecektir. Milli Eğitim Bakanı olarak; Özür nedir, farklı özür türleri, kısa zamanda özürlü çocukların teşhisinin önemi, tedavi imkanları, eğitim olanakları, çocuğun gelişim aşamaları ve bunların takip edilmesi ile ilgili “Rehberlik Araştırma Merkezleri” tarafından düzenli olarak ailelere hizmetçi semineri verilmektedir. Okullarda görevli öğretmenlere özürlü çocukların eğitimi ile ilgili hizmetçi seminerler düzenlenmektedir. Özürlü çocukların erken yaşta eğitimine başlamak esas olduğundan; 0-3 yaş aile eğitimi, 3-6 yaş Anaokulu eğitimi, 6-18 yaş Örgün eğitim kurumlarında özür türüne göre eğitim, 18 yaş üstünde Yaygın Özel Eğitim kurumlarında iş ve mesleğe yönlendirme ile ilgili çalışmalarımıza başladık. Bu amacımıza uygun yönetmelik yönerge, plan ve programlarımızı hazırlıyoruz. Kartal Aydos’ta Özel Eğitime 80 dönüm üzerinde mekân hazırlıklarının proje çalışmalarına başlandı. Ankara Eskişehir Üniversiteleri, Çapa Çocuk Psikiyatrisi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Özürlü çocuklarımıza nasıl bir eğitim verilmesi, Eğitimcilerin eğitimleri konusunda çalışma bağlantıları kurulmuştur. Özürlü çocuklarımıza kanun çerçevesinde normal çocuklar gibi yasal haklarında yararlanmaları hususunda 6 haziran 1997 tarihinde 573 sayılı Kanun hükmünde Kararname çıkartılmıştır. Bu çerçevede yasal düzenlemeler yapılmakta. Özel Eğitim Yönetmenliği Talim Terbiye Kurallarında görüşülmektedir. Ulus olarak özürlülerin acı ve zorluklarını yenmek bizim görevimizdir. Dünya ulusları içinde özürlü vatandaş sayımızla ilk sırada yer almaktayız. Bu büyük toplum dışına itmek yerine onların güç ve yeteneklerinden mümkün olduğu kadar çok yararlanma yolunda gitmeliyiz. Unutmamak gerekir ki; Bir özürlüyü toplumsallaştırmak, üretici hale getirmek Milli Ekonomiye bir yapı taşı koymak demek ki; Özürlü işe sahip olunca hem kendisi hem de ona bakmak zorunda kalan ailesi rahatlayacaktır. Bugün özürlü çocuk aileleri biz onların ihtiyaçlarını karşılıyoruz bizden sonra onlara kim bakacak durumları ne olacak endişesi içindedir. Bu konumun ivedikle ele alınması gereklidir. Bakanlık olarak özürlü çocuklara olan görevimizin bilincindeyiz. Sivil Toplum Örgütleri medya toplum bu insanlara gerekli olan ilgiyi göstermelidir. Unutmayınız bu çocukları toplumdan saklamak, yokmuş gibi davranmak onların var olan üretim potansiyellerinden yararlanmamak demektir. Bu çocuklarımız eğitimlerini toplum olarak üstlenmeli, onlara anlayış, sevgi, ilgi ve saygı göstermeleri temel eğitimleri sonrasında yeteneklerine uygun olarak mesleki eğitime tabi tutulmalı ve onları topluma kazandırmalıyız. Unutmayalım ki; Dünya’ya gelen herkes yaşı, cinsi, inanışı, kültürü, sosyal durumu ve duygusal uyumu ne olursa olsun değerlidir. Her insan sahip olduğu güçleri toplum ve kendisinin yararına en iyi şekilde geliştirme olanağına sahip olabilmelidir. Bunun için gelişimini en iyi sağlayacak yaşama ve öğrenme koşullarına, insanlar arası ilişkilere ve yaşantılara ihtiyacı vardır. Her insan öğrenir ve gelişir. Hiç kimse olduğu gibi doğmamıştır. Eğitimcileri her insana saygı göstermek ve o insanın kendisine saygı duymasını sağlayacak şekilde davranmakla yükümlüdür. Bu sorumluluk ile, tüm ailelere sesleniyorum özel eğitimde Milli Eğitim Müdürlüğü olarak her zaman yanınızdayız. Sevgi ve saygılarımla. Ömer Balibey İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü
İRADE GÜCÜ VE HAYAT HAKKI… Milli Eğitim camiasında çok önemli bir yeri olan Özel Eğitim kurumlarının ayrıca değerlendirmesinde her zaman yarar vardır. Herhangi bir uzvundan özürlü olarak dünyaya gelen veya sonradan şu şekilde özürlü çocuklarla spastik bölüme giren çocukların elbette ki bu halde olmaları kendilerinden değildir. Ayrıca; gerek bedensel, gerekse zihinsel özürlülerden, büyük bir irade gücüyle kendilerini yetiştiren, bugün çeşitli görevlerde bulunan pek çok kişinin de mevcut olduğu görülmekte ve bilinmektedir. Aynı zamanda Ana yasamız da özürlülerin toplumdan ayrılmasına ve ihmal edilmesine karşıdır. Büyük Atatürk’ün de her zaman özürlülere ilgi gösterilmesi, onların da normal kişiler gibi muamele görmesi düşünceleri arasındadır. Bu nedenle Eğitim Kurumlarımız da bunlar için nasıl hareket edinilmesine ait yönetmeliklerde mevcuttur. Bu noktadan hareket edilerek, özellikle bu vatandaşların iki binli yıllara girerken eğitilmeleri, özel ve resmi kurumlarda istihdam edilmeleri içinde Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler Kurumları çalışmakta ve en iyi şekilde sonuçların alınması için gayret etmektedirler. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde de yetişmiş pek çok çeşitli yönlerden özürlü olanlarda mevcuttur. İşte, Milli Eğitim Bakanlığının bünyesinde Özel Eğitim Genel Müdürlüğünü Kurmasındaki amaçları özürlülere hayat hakkı tanımaktır. Özel Eğitim Genel Müdürlüğümüzün bünyesindeki çeşitli bölümler ve Özel Eğitim yapan okullarımızdaki öğretmen ve yöneticilerimizin hassasiyetle yaptıkları çalışmalarından dolayı kendilerine teşekkür ederken bundan sonra da aynı çalışmaları titizlikle yapmalarını bir eğitimci olarak diliyorum. Saygılarımla; Refet ANGIN Bakanlık Danışmanı
ENGELLİ OLMAK VE YAŞANAN ENGELLERİ AŞMAK ! Eğitimde feda edilecek fert yoktur. Her insan gerek katılımından getirdiği özellikler, gerek aile yapısı ve yaşayışında ki ayrıntılar, gerekse çevrenin değişik koşullarından etkilenme farklarıyla birbirinden ayrı özellikler gösterir. Görme engelli, işitme engelli, geri ve üstün zekâlı, spastik gibi geniş ve çeşitli ayrıklı olan öğrenim çağındaki çocukları tüm olarak ele alıp, hepsini eğitimden geçirmek gerekmektedir. Normal bir çocuk, eğitimin ilk yılında okuma, yazma matematik öğrenme ihtiyacındadır. Acaba işitme engelli, görme engelli, konuşma özürlü çocuk da aynı ihtiyaç içindemidir? Gayet olağandır ki, görme engelli çocuk okuma da parmaklarını nasıl kullanacağını ve ses organlarını nasıl kullanıp ses çıkaracağını öğrenme ihtiyacı içindedir. Farklı özürü ve durumu olan çocukların eğitiminden bekledikleri çok değişiktir. Bu nedenle her özür grubuna giren çocukların ayrı ayrı özel eğitimden geçirmeleri gereklidir. Bu çocuklarda özür türlerine göre Milli Eğitim Bakanlığı olarak okullar açmaya, eğitsel, sosyal faaliyetlere ağırlık vererek, mesleki gelişme ve meslek edinmelerine önem verilmektedir. Milli Eğitim Bakanı olarak: özür nedir? Farklı özür Türleri, Kısa zamanda özürlü çocukların teşhisinin önemi, Tedavi imkanları, Eğitim imkanları, Çocuğun gelişim aşamaları ve bunların takip edilmesi ile ilgili olarak ailelere hizmet-içi Eğitim ve Rehberlik Araştırma Merkezleri tarafından düzenli olarak seminerler verilmektedir. Öğretmenler bu konu hakkında bilgi, broşür verilerek, bu çocukların kısa zamanda teşhisi ve eğitimlerine önem verilmesi sağlanmaktadır. Özürlü çocukları “Erken yaşta normallerden ayırarak eğitimlerine başlanmak ve iş sahibi olmaları için çalışılmalıdır.” Bunun için toplumun desteği ve güç vermesi gereklidir. Çocuğun gelişmesi için yapılan çalışmalarda halkın, ana-babanın işe karışması çok önemlidir. Çocuğunuza yardım için yalnız değilsiniz. Çocuğunuzun gelişmesi, iyileşmesi için size yardım edecek bir teşkilat ve insanlar vardır. Milli Eğitim Bakanlığı olarak; Farklı engelli durumda ki çocuklarla etkili çalışmalar yaparak, yeni metotlar bulup geliştirmek ve yeni bilgileri paylaşmak, eğitimleri için plan, program geliştirmek için çaba vermekteyiz. Üniversiteden erken ve özel eğitim, pediatri, çocuk psikolojisi, çocuk gelişimi sosyal çalışma, çocuk nörolojisi, konuşma bozukluğu, fizik ve mesleki terapi, beslenme alanlarında çalışma bağlantısı oluşturulmuştur. Özürlü çocukların eğitim ve öğretimi ile daha çok etkili olmaları için özel eğitim alanında çalışan öğretmenlerin eğitimine ve yetiştirilmesine gereken ilgi destek verilmesi bakanlığımız tarafından önemsenmektedir. Bu çocuklar hakkında bilgi için müracaat edenlere yeni araştırmalar, yeni basılmış eserler hakkında bilgiler ve özürlü çocuklar, onların aileleri ile çalışmalar yapan kuruluşlar hakkında da yazılı bilgiler veriyor. Özürlü çocukların kanun çerçevesinde içinde eşit haklardan faydalanmaları için çalışmalar yapılmaktadır. Özel Eğitime muhtaç çocuklar için okullar, sınıflar açılarak, kurslarla öğretmenler yetiştirilmektedir. Ayrıca her türlü özel araçları temin edilmektedir. Atatürk Türkiye’sinde bu çocuklara olan görevlerimizin bilincindeyiz. Veliler ve diğer sivil toplum kuruluşlarının ve yanı sıra medyanın da bu insanlara gerekli olan ilgili göstermelerini bir kez daha talep ediyoruz. Unutmayınız, bu çocuklara toplumdan saklamak ve sanki yokmuş gibi davranmak onların var olan üretim potansiyelden yararlanamamak demektir. Aksine bu çocuklarımızın eğitimlerini toplum olarak hepimiz üstlenmeli, onlara anlayış, sevgi, ilgi ve saygı göstermeli, temel eğitimleri sonrasında yeteneklerine uygun olarak mesleki eğitime tabi tutmalı ve onları kazanmalıyız. Ancak bu şekilde Atatürk’ün de belirtmek istediği uygarlık seviyesini yakalayabileceğimiz ve geleceklerini ödünç aldığımız çocuklarımıza toplumda yer sağlayabileceğiz. Ben burada onlara yetemediğimiz ve ihtiyaçlarını gerektiği seviyede sağlayamadığımız için özür dilemek arzusundayım. Biliniz ki asil özürlü onlar değil bizleriz. Eğitimsiz hiçbir fert, hiçbir engelli kalmayıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü eğitimde feda edilecek fert yoktur. Sevgi ve Saygılarımla Ülkü Beşkardeş İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İstanbul İl Özel Eğitim Şube Müdürü
EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ Doğarken fırsatı kaçırmış çocuklarımız var. Zihin engelli çocuklarımız… Kendileri adına birilerinin düşünmesi haklarını istemesi, korunması gerekli çocuklarımız. Sevgiyle, sabırla, hoşgörü ile yaklaşıldığında olmazı başarabilen çocuklarımız. Çok yakın geçmişe kadar farkına varılmayan çocuklarımız şimdi okullu oldu. Ve sırada bekleyen yüzlercesi. Biz çocuklarımıza eğitim fırsatını ucundan yakalayabildik. Özel Eğitimde okullaşma ve tempo ile giderse; engellerin özelliğine göre yapılmış modern okul binaları, çağdaş eğitime adapte edilmiş zihinsel engelliler eğitim programları, engelleri kucaklamış toplum umudu iyi günlerin yakında olduğuna inanıyorum. Çocuklarımıza eğitim fırsatı hazırlamak açısından birbirleriyle yarışan sivil toplum örgütlerine, özel kişi ve kuruluşlara; veli olarak kendi adıma okul müdürü olarak velilerin adına , minnet ve şükranlarımı sunarım. Bu alanda ilklere imza atmış Sayın Ayla Erdim Hanımefendi’ye içten teşekkürlerimle birlikte bir ilki daha gerçekleştirdiği için kutluyorum. Gülser Özkan Eram Fatih Anaokulu Eğitim Uygulama Okul Müdürü Tomurcuk Eğitim Dayanışma Kooperatif Kurucu Başkanı EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ Doğarken fırsatı kaçırmış çocuklarımız var. Zihin engelli çocuklarımız… Kendileri adına birilerinin düşünmesi haklarını istemesi, korunması gerekli çocuklarımız. Sevgiyle, sabırla, hoşgörü ile yaklaşıldığında olmazı başarabilen çocuklarımız. Çok yakın geçmişe kadar farkına varılmayan çocuklarımız şimdi okullu oldu. Ve sırada bekleyen yüzlercesi. Biz çocuklarımıza eğitim fırsatını ucundan yakalayabildik. Özel Eğitimde okullaşma ve tempo ile giderse; engellerin özelliğine göre yapılmış modern okul binaları, çağdaş eğitime adapte edilmiş zihinsel engelliler eğitim programları, engelleri kucaklamış toplum umudu iyi günlerin yakında olduğuna inanıyorum. Çocuklarımıza eğitim fırsatı hazırlamak açısından birbirleriyle yarışan sivil toplum örgütlerine, özel kişi ve kuruluşlara; veli olarak kendi adıma okul müdürü olarak velilerin adına , minnet ve şükranlarımı sunarım. Bu alanda ilklere imza atmış Sayın Ayla Erdim Hanımefendi’ye içten teşekkürlerimle birlikte bir ilki daha gerçekleştirdiği için kutluyorum. Gülser Özkan Eram Fatih Anaokulu Eğitim Uygulama Okul Müdürü Tomurcuk Eğitim Dayanışma Kooperatif Kurucu Başkanı
İnsanca yaşamak, insanca ölmek Hepimizin en tabii hakkı Tek yolu sevgi ve yardımlaşma Yaradılışın tek amacı bu olsa gerek Hilmi NAKİPOĞLU